Bilge Kral...

4-5 ay önce ' Serpico' diye dram - suç ve biyografi türünde bir film seyrettim. Filmi izlememin ana sebeplerinden ilki Al Pacino oynaması, ikincisi ise gerçek bir hikayeye dayanması. Konusu New York polis teşkilatına yeni katılmış olan yeni akademi mezunu dürüst bir polisin hikayesini anlatmaktadır. Tabi özellikle dürüst denmesinin sebebi görev yaptığı dönemde rüşvetin tüm polis teşkilatına baştan aşağı yayılması ve normal görülmesi idi. 1973 yapımı bu filmin özgün afişinde 'Polis meslektaşlari onu yaşayan en tehlikeli adam olarak görüyorlardı- dürüst bir polis'. 
Bu filme nerden geldim onu anlatayım size, Leslie Lane (Cornelia Sharpe) anlattığı "Bilge Kral" hikayesi çok dikkatimi çekmişti internette arayıp bulamamıştım ve kime ait olduğunu merak etmiştim . Dürüst polisimiz Frank Serpico (Al Pacino) hayatını tehlikeye atarak yakaladığı suçluların rüşvet karşılığı serbest bırakıldığını ve şikayet üzerine gittikleri yerlerden polislerin rüşvet alıp herhangi bir olaya müdahale edilmediğini görür ve yetkili makamlara bu durumu anlatmaya kalkar. 
Gittiği her makamda farklı engellerle karşılaşır ve şikayetinden vazgeçmesi yönünde telkin edilir ama dürüst polisimiz vazgeçmez. İşin ilginç tarafı kendi ekip arkadaşları yani çatışma anında arkasını kollayan silah arkadaşları bir araya gelir ve onunla bu şikayeti konuşmak için çağırırlar. 
Polis arkadaşları hepsi bir bahane arkasına saklanarak rüşvet almaktadır, kimisi çocuklarıma para yetmiyor kimisi evde bilmem kaç kişiye bakıyorum gibi bahaneler vs teşkilata her giren yeni polise de rüşvet alması konusunda baskı yaparlarmıș şimdi de Frank Serpico'yu bu konuda ikna etmek etmek için çağırırlar. Serpico'ya aldıkları rüşvetleri nasıl ve ne şekilde aralarında bölüștüklerini, genelde yeni olanlara düşük miktar da ama Serpico'yu sevdikleri için ona biraz daha fazla pay vereceğini söylüyorlardı. Bu rüşveti kabul etmezse eğer aralarında onu barındırmayacaklarını ve başına bir iş gelirse sorumlusu kendileri olmayacaklarını söylüyorlardi ve o sırada ayırdıkları parayı Serpico'ya uzatıyorlardı. Tabii dürüst polisimiz parayı reddeder ve ekip arkadaşlarını kendine düşman eder rüşvet yemediği için.
 Üzerindeki baskının iyice artması Frank Serpico'nun günden güne psikolojisini alt üst eder düşününki rüşvet almaya zorlandığınız ekip arkadaşlarınız sizi dürüst olduğunuz için baskı altına almaya çalışıyor. Bu durumu Serpico sevgilisi Leslie'ye anlatır ve o da güzel bir hikaye anlatır. 
O hikayeyi de ben tesadüfen filmi izledikten 2 ay sonra internette kime ait olduğunu bilmediğim hikayeyi aldığım bir kitap da görünce şaşırmıştım. 'Bilge Kral' hikayesi Halil Cibran'ın 'Meczup' kitabındanki hikayelerinden biriydi, olduğu gibi yazayım buraya hikayeyi
 - 'Bir zamanlar uzak diyarlardaki Virani şehrinde hüküm süren ihtişamlı ve bilge bir kral varmış. İnsanlar ihtişamından dolayı ondan korkar, bilgisinden dolayıysa onu severmiş.
Şehrin göbeğinde, tüm sakinlerinin, hatta kralın ve saray mensuplarının bile şehirde başka bir kuyu olmadığından dolayı kullandığı, suyu serin ve berrak bir kuyu varmış.
Bir gece herkes uykudayken, şehre bir cadı girerek kuyuya tuhaf bir sıvıdan yedi damak dökmüş ve şöyle demiş :"Bu dakikadan sonra kuyudan su içen delirsin."
Sabah olduğunda, kral ve bașmabeyincisi hariç, şehrin tüm sakinleri, tıpkı cadının öngördüğü gibi kuyudan içtikleri su yüzünden delirmiş.
O gün, dar sokaklardan ve pazar yerlerinden geçen insanlar birbirlerine fısıldayap durmuşlar :" Kral delirdi. Kral ve yanındaki bașmabeyincisi akıllarını kaybetti. Meczup bir kral tarafından daha fazla yönetilemeyiz. Bu adamı tahttan indirmeliyiz. "
Akşam olduğunda, kral kuyudan çekilecek suyun altın bir kadehe konmasını emretmiş. Kadeh huzuruna getirildiğinde sudan bol bol içmiş ve içmeleri için bașmabeyincisine uzatmış.
Uzak diyarlardaki Virani şehrinde bir bayram havası esmiș çünkü kral ve başmabeyincisi akıl ve mantıklarını geri kazanmış." Ne zaman TV'de veya sosyal medyada bir torpil veya rüşvet alma olayı görsem aklıma bu film ve hikaye gelir. Eşini rektörlüğe aldirmaya çalışan rektörün 'herkes yapıyor' deyip normal görmesi, veya başka bir üniversitede nokta atışı ile torpille araştırma görevlisi veya öğretim görevlisi alması bir başka kurumda kızını, yeğenini alması vs bunları hergün görüyoruz nerdeyse, aslında burda dikkat çekmek istediğim konu bunların normalleşmesi ve buna ses çıkaranlara tuhaf delirmiş gözüyle bakılması. Kpss birden fazla kez girdim ama bir amacım olmadan öylesine girerim. Tanımadığım, memur olmuş arkadaşlarım veya mahalle arkadaşlarım bir torpil bulamadın mı diye soruyor. Torpil olsa da ben gidermiyim acaba düşünen olmuyor, başkasının hakkını yiyebileceğim ve günahların en büyüklerinden olan kul hakkını gözetmem gerektiğini neden düşünmezler. Esas mesele da bu zannımca torpili veren bir kat suçluysa alan beş kat suçlu. Eşini aynı yerde çalıştıran adam kadar eşinin de kendisinde de suç yok mu, kızını kendi üniversitesine aldıran baba kadar kızın suçu yok mu, torpil yapılan kişi kendini neye inandır arak hak etmediği makamı zap etme hakkını buluyor kendinde. Muhtemelen "herkes torpil yapıyor" diye düşünüyordur. Torpili olup da bir yerlerde yer edinemeyenlere de (böyleleri var mı tabi bilmiyorum) eminim deli gözüyle bakıyorlardır. Bir diger husus da dayıları sayesinde bir yere gelmiş insanların dayısı olmayan insanlara yukarıdan bakması ve gözlerinin içine baka baka "eğer torpilin yoksa o işler zor" demeleri. Aynı kurumda birden fazla akraba olması kendilerini hiç mi utandırmıyor acaba. Rüşvet almayı "herkes alıyor " kalıbına uydurarak meşrulaştırmak hiç mi haysiyetlerine dokunmuyor. Dürüst insanları Banker Bilo'da, Maho, Bilo'yu Zeyno'ya tanıştırırken "bu da Bilo yalnız bir kusuru var çok namuslu" demesi bile yozlaşmanın ve namusluların Bilge kralın hikayesi gibi deli görmeleri kirlenmişligin zirve noktası değil mi? 

Yorumlar

Popüler Yayınlar